preloader
Edit

Hakkımda

1976 yılında İstanbul’ da doğdum. Büyükçekmece Lisesi’ ni bitirdikten sonra Trakya Üniversitesi’ nde tıp fakültesi eğitimimi tamamladım. 2009 yılında Tıpta Yan Dal Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavı’ nda (YDUS) Türkiye 2. si olarak İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü’nde yan dal eğitimine başladım ve 2013 yılında mezun oldum. Mecburi hizmet görevinin ardından 2015 yılında Memorial Şişli Hastanesinde Onkoloji Merkezi’ni kurarak Tıbbi Onkoloji Uzmanı olarak göreve başladım. Halen Memorial Şişli Hastanesinde Onkoloji Merkezi Bölüm Başkanı olarak görev yapmaktayım.

İletişim Bilgileri

Haberler

Kansere dair bazı popüler mitler ve gerçekler

 Kansere dair bazı popüler mitler ve gerçekler

Kansere dair bazı popüler mitler ve gerçekler

Kanser dünya çapında hızla yaygınlaşan bir sağlık sorunudur. Son yıllarda teknolojinin geniş çaplı kullanımı ve kanser tedavisindeki olumlu gelişmeler korkulan hastalıkta sağ kalım oranını artırmıştır. Buna karşın birçok hasta ve ailesi kanser ve kanserin neden olduğu birçok sorunla karşı karşıyadır. Kanser, gerek tıp çevrelerinde gerekse toplumun çeşitli kesimlerinde fiziksel bir hastalık olduğu kadar ruhsal ve psikososyal boyutları olan ciddi bir hastalık olarak algılanmaktadır.

Araştırmacılar kişinin kansere yakalanma riskini azaltmanın birçok yolunu buldu. Kanserle ilişkili risk faktörlerini belirlemek için çok sayıda çalışma yapıldı. Örneğin çeşitli araştırmalar neticesinde tütün mamulleri kullanmanın akciğer kanseri riskini artırdığı bilimsel olarak doğrulandı. Ancak tüm iddialar bu kadar güçlü bulgularla desteklenmedi.

Bu bağlamda kanserin önlenmesi ile ilgili bazı mitler ve gerçekleri derledik.

Kanser aileden geçen kalıtsal bir hastalıktır

Birçok hastalık gibi bazı kanserlerin de genetik bir bileşeni vardır. Ancak bu durum kanser teşhislerinin yalnızca % 5 ila % 20’si için geçerlidir. Çoğu kanser türü, genellikle yaşam tarzı seçimleri (sigara içmek gibi), çevresel değişkenler (kirli hava gibi) veya bilinmeyen nedenlerle tetiklenen genetik değişikliklerden kaynaklanır. Ebeveynlerin kanser olması, kişinin de ileride kesinlikle kansere yakalanacağı anlamına gelmez. Benzer şekilde, kişinin ailesinde herhangi bir kanser öyküsü yoksa bu durum söz konusu kişinin hayatının hiçbir döneminde kansere yakalanmayacağı anlamına gelmez.

Öte yandan kanser doğası gereği genetik bir hastalık olmamakla birlikte, hekimlerin kişinin ailesinin sağlık geçmişinden haberdar olması önemlidir.

Yeşil çay ve kanser arasındaki ilişki

Antioksidan yönünden zengin olan yeşil çayın insan sağlığına faydaları bir hayli fazladır. Bazı araştırmalar, yeşil çayın kişinin kanser riskini azaltabileceğini iddia etti. Ne yazık ki, bu çalışmaların kesin sonuç veremeyecek kadar çok karışık unsur içeriyor. Çoğu sağlık uzmanı, yeşil çayın insan sağlığı açısından faydaları olduğu konusunda hemfikir olsa da, yeşil çay bir kanser önleyici madde olarak görülmemelidir. Nitekim bilim insanları, yeşil çayın her derde deva veya onkolojik hastalıklar için olağan tedavinin bir alternatifi olarak görülmemesi gerektiği konusunda uyarılarda bulunuyor.

Birçok şey kansere neden olur. Neden onu ‘önlemeye’ çalışalım?

‘Şeker kanseri besler’, ‘Tatlandırıcılar kansere neden olur’, ‘Saç boyası kanser yapabilir.’ ‘Cep telefonları kanseri riskini artırır’ gibi pek çok başlıkta kansere günlük bir ögenin neden olabileceği iddiaları yer alıyor. Örneğin kanser hücreleri normal hücrelere göre daha fazla şeker tüketse de, hiçbir bilimsel çalışmada şeker yemenin kanseri daha kötü yaptığını veya şeker yememenin kanseri küçülttüğü veya yok ettiğine ilişkin kesin bulgular yer almamıştır. Ancak bu durum aşırı şeker içeren bir diyet yapmanızın uygun olduğu anlamına gelmemelidir zira aşırı şeker içeren bir diyet tarzı, aşırı kilo alımına sebep olarak obeziteye yol açabilir ve obezitenin bazı kanser türlerinin gelişme riskini artırdığı bilinmektedir. Benzer şekilde, cep telefonlarının, saç boyalarının kansere neden olduğu iddialarının yanlış olduğu kanıtlanmıştır.

‘Her şeyin’ kansere neden olabileceğini varsaymak, kişinin kanser riskini azaltmanın birkaç kanıtlanmış yolunun önemini en aza indirgediği için tehlikelidir. Kanseri riskini azaltmanın bilimsel araştırmalar neticesinde bazı yolları vardır. Bunlar; sağlıklı ve dengeli beslenme, tütün mamullerinden kaçınmak, alkollü içecekleri sınırlamak, düzenli egzersiz yapmak ve önerilen kanser taramalarından geçmek şeklindedir…

Hamile kadınlar kanser tedavisi göremezler

Hamilelik sırasında kanser nadir görülse de testler ve tedaviler hem kadın hem de bebeği için alınan çeşitli önlemlerle birlikte güvenli hale gelebilmektedir. Hamile kadınlar için uygulanacak olan test veya tedavi türü genellikle kanserin bulunduğu yere yönelik olacaktır. Onkoloji ekibi ve kadın doğum uzmanı ekibi, anne adayına en iyi planı oluşturmak için birlikte çalışacaktır. Örneğin BT taramaları yüksek miktarda radyasyon yaymaktadır. BT taramaları karın veya pelviste mutlaka gerekliyse ve tıbbi ekip ile görüşülerek yapılabilir.Kanser teşhisinin hamileliğin erken haftalarından ortaya çıkması durumunda gebeliğin sonlandırılması uygun görülmektedir. Ancak ikinci ya da üçüncü üç aylık dönemde gebe olunması halindeyse hastanın durumuna uygun ilaçlarla tedaviye başlanması gerekmektedir.

Kanser araştırmaları bizi hiçbir yere götürmedi

Dünya genelinde yaklaşık her 6 ölümden biri, Türkiye’de ise her 5 ölümden biri kanser nedeniyle gerçekleşmektedir. Son 40 yılda kanserin her alanında ilerleme kaydedildi. Çoğu kanser çeşidi için hastaların hayatta kalma oranının arttı. Araştırmacılar bu duruma yol açan en büyük etkenlerin hastalara daha etkili tedaviler uygulanması ve yeni tarama cihazları sayesinde daha hızlı teşhis konulması olduğu belirtiliyor.

Günümüzde kanserlerin %30-50’ye yakınının, risk faktörlerinden kaçınma ve mevcut kanıta dayalı önleme stratejilerinin uygulanması yoluyla önlenebilir durumda olduğu bilinmektedir. Öte yandan, erken tanı konmuş ve uygun şekilde tedavi edilmişse birçok kanserin iyileşme olasılığı da geçmiş yıllara göre yüksektir.